16 Aralık 2010 Perşembe

KRONİK AĞRI VE YORGUNLUK

Günümüzde gelişen teknoloji, bir yandan hayatımızı kolaylaştırıp bize zaman kazandırırken diğer yandan insan üzerinde sinsi bir tehdit oluşturmaktadır.
İnsan vücudu hareket etmek üzere yaratılmış bir makinedir. Hareket etmeyen bedende kısa veya uzun dönemde problemler ortaya çıkar. Bu problemlerin en başında obezite (şişmanlık) gelir. Bununla birlikte vücudun oynak yerleri olan eklemlerde, vücudun en önemli destek dokularından olan kaslarda ve sonuç olarak iç organların fonksiyonlarında problemler ortaya çıkar. Ortaya giderek şişmanlayan, eklemlerin hareketlerinde kısıtlılığı olan, kaslarında ağrı tarif eden “kondüsyonsuz”, “yorgun”, “halsiz”, “isteksiz”, “hantal” bir kişi çıkar.
Bu kişiler genç veya yaşlı olabilir. Yaşın ilerlemesi durdurulamaz. Ama “ihtiyar” gibi görünmek veya yaşamak yerine zinde, sağlıklı, hareketli ve dolayısı ile kendinden mutlu “yaş”lanmak pekala mümkündür. Bu da düzenli yapılan egzersizler ve uygun diet ile beslenme zemininde uygulanan fizik tedavi programları ile mümkündür. Yukarıda bahsedilen halsiz, isteksiz, yorgun kişilerin büyük bir çoğunluğu zamanlarının önemli bir kısmını doktor doktor dolaşarak geçirirler.
Basit ağrı kesiciler ile hayatlarını sürdüren bu kişiler uzun dönemde şikayetlerinden kurtulamadıkları için müzminleşen bu şikayetlerle yaşamaya devam ederler. Bu yazı onların sorularına yanıt verebilmek amacı ile ele alınmıştır.
Fibromiyalji sendromu nedir? 
Fibromiyalji Sendromu, yaygın vücut ağrıları ve halsizlik ile kendini gösteren bir kronik ağrı sendromudur. En belirgin özelliği yaygın “kas ağrıları”dır. Hayat kalitesinde belirgin düşüşe neden olur. Hastaların yaygın vücut ağrılarının yanı sıra halsizlik, yorgunluk, isteksizlik, uyku bozukluğu ve dolayısı ile “sabah yorgun uyanma” ve “tutukluk” şikayetleri mevcuttur. Hastalar, yorgunluk nedeni ile işe konsantre olmada güçlük çekerler. “Sabah yorgun kalkıyorum” diyen hasta, gün boyu da aynı isteksizlik ve yorgunluk hissi ile bir şey yapmak istemez. Mevsim değişiklikleri ve özellikle soğuk ile şikayetlerde artış olur. İş gücü kaybı ve hayat kalitesinde düşüşe neden olur. Bu grup hastalar, kaynağı teşhis edilemeyen ağrı şikayetleri nedeni ile çeşitli branşların doktorlarına başvururlar, daha sık operasyon geçirirler. Ancak doğru teşhis edilemediğinde, şikayetler ağrı kesici ilaçlar ile geçiştirildiğinde sorun tam olarak giderilemez. Hastaların şikayetleri kısa bir süre azalmış veya geçmiş gibi gözükse de, bir süre sonra nüks eder.
Ne sıklıkta ve kimlşerde görülür?
Görülme sıklığı kadınlarda %3-4 , erkeklerde %0,5 olarak bildirilmiştir. Hastaların %70-80 kadarı kadınlardır. Her yaş grubunda (çocuklar dahil) görülebildiği gibi, en sık 30-50 yaş grubunda rastlanmaktadır. Bir romatolojik hastalığı olanlar (romatoid artrit), enfeksiyöz bir hastalığı olanlar (viral veya bakteriyel hastalıklar) veya psikiyatrik hastalığı olanlar (major depresyon gibi) fibromiyalji sendromu açısından risk taşırlar.
Hangi faktörler şikayetleri artırır ya da başlatır?
Fibromiyalji Sendormu’nda, hastaların şikayetleri gel-git şeklindedir. Bazen hiç şikayetleri olmazken, bazı dönemlerde şikayetleri artar. Fibromiyalji Sendromu’nun ortaya çıkmasını tetikleyen bazı nedenler mevcuttur:
"viral bir enfeksiyon, fiziksel veya duygusal bir travma (STRES), soğuk ve nemli hava, mevsim değişiklikleri, yüksek çalışma temposu, gürültü, ilaç"
değişiklikleri gibi.
Hastalar sıcak uygulama, masaj, hafif egzersiler ve tatil yapma ile rahatladıklarını ifade ederler.
Belirtiler ve bulgular nelerdir?
Vücudun alt ve/veya üst yarısında ağrılar mevcutttur. Ağrılar, vücudun daha çok kullanılan boyun ve bel bölgelerinde belirgindir. Bu hastalarda tipik olarak, boyun, sırt bölgesindeki ağrılara başağrısı da eşlik eder. Mide ağrısı, ağrılı adet dönemleri, nefes almada zorlanma hissi, çarpıntı, zaman zaman ellerde terleme-titreme- uyuşma-karıncalanma ve şişlik hissi, gözlerde ve ağızda kuruluk hissi hastaların şikayetleri arasında yer alır.
Nasıl tanı konur?
Fibromiyalji sendromunda kan tetkikleri ve radyolojik incelemeler normal sonuçlar verir. Ancak altta yatan başka hastalıklara da eşlik edebilir (romatoid artrit, lupus gibi). Laboratuar sonuçlarında anormal değerler söz konusu olduğunda mutlaka altta yatan patoloji araştırılmalıdır. Yukarıda bahsedilen şikayetler ve bulgulara ek olarak, vücudun belli bölgelerine (önceden tanımlanmış 18 hassas nokta) bası uygulandığında ağrı ortaya çıkar ki en az 11 bölgede ağrının tesbit edilmesi tanı koydurucudur.
Hangi hastalıklarla örtüşebilir?
Fibromiyalji sendromu, depresyon, migren, kronik yorgunluk sendromu veya miyofasyal ağrı sendromu gibi hastalıklarla örtüşebilir. Bunlardan birinin varlığı fibromiyalji sendromunun yok olduğu anlamına gelmez. Yani birarada da olabilirler. Örneğin yapılan çalışmalar, fibromiyalji hastalarının % 25’de depresyon, % 50’de de migren gözlendiğini ortaya koymuştur.
Tedavi nasıl yapılır?
Bu sendromun tedavisi için multidisipliner bir program düzenlenmelidir. Bu program içinde, ilaç tedavisinin yanısıra, egzersiz, masaj, fizik tedavi gibi komplementer tedaviler ve dietin düzenlenmesi yer alır. Gerektiğinde psikiyatrik destek verilmelidir. Tedavi, ağrıyı ve yorgunluğu azaltmak, depresif semptomları gidermek ve diğer semptomları en aza indirmek amacı ile düzenlenir. Burada “azalmış fiziksel aktivite ve artmış ağrı” kısır döngüsünü kırmak amaçlanır. Tek bir standart tedavi yolu yoktur:
Kişi “fibromiyalji sendromu” hakkında bilgilendirilmelidir.
Kişiye özel fiziksel egzersiz programı düzenlenmelidir.
Uyku problemi çözülmelidir.
Ağrı ve katılık çözülmelidir; kişinin rahatlaması ve gevşemesi için gerektiğinde fiziksel ajanlar ve relaksasyon teknikleri kullanılmalıdır.
Stres faktörleri ile başa çıkma veya dayanma gücünü artırmaya yönelik faktörler üzerinde durulmalıdır.
Önerilen ilaç tedavisi, ağrı ve uyku problemine yönelik olmalıdır. Dolayısı ile ağrı kesici ilaçlar, tedavi için yetersizdir. Tedavide, uygun doz ve sürede, doktor kontrolünde antidepresan ilaçlar kullanılmalıdır. Fibromiyalji Sendromu olan kişiler uzun süreli hareketsizlik nedeni ile kondüsyonsuz olduklarından, egzersiz programına yoğun şekilde başlamamalıdır. Ancak, zamanla istenen hedefe yavaş yavaş ulaşmalıdırlar.
Hedef, haftada en az 3 gün yarım saatten az olmamak kaydı ile yürüme, bisiklete binme veya yüzme gibi sporları devamlı yapabiliyor olmaktır. Egzersiz programından önce ısınma ve sonrasında soğuma egzersizleri yapılmalıdır. Böylece spor yaralanmalarından korunma sağlanır. Yapılan egzersizler hastanın kaslarında güçlenme yaparak, oturma veya ayakta durma sırasındaki duruşu düzeltir. Bu da kasların dengeli çalışması anlamına gelir.
d

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder